Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CUMHURİYETİN DÖNÜM NOKTALARI (13)


19 Kasım 2002´de göreve başlayan 58´nci Hükümet, ilk iş olarak bir Acil Eylem Planı (AEP) hazırladı. Başbakan Gül tarafından, ?siyaset, bürokrasi ve ilgili kesimlerce takip edilecek kilometre taşlarının belirlendiği bir yol haritası? olarak tanımlanan AEP, Kamu Yönetim Reformu, Ekonomik Dönüşüm Programı, Demokratikleşme ve Hukuk, Sosyal Politikalar başlıkları altında toplanıyordu.

Kamu Yönetimi Reformu kapsamındaki 45 faaliyet, Merkezi İdare, Yerel Yönetimler, Devlet Personel Rejimi Reformları ile Yolsuzluklarla Mücadele alt başlıkları altında; Ekonomik Dönüşüm Programını oluşturan 91 faaliyet, genel, Vergi Politikaları, Harcama Politikaları, Mali Piyasalar, Özelleştirme ile Reel Sektör ve Doğrudan Yabancı Yatırımlar alt başlıklarında; Demokratikleşme ve Hukuk Reformu çerçevesinde 24 faaliyet detaylandırılmakta; Sosyal Politikalar başlığı altında ise, Gelir Dağılımında Adaletin Sağlanması, İşsizliğin Önlenmesi, Nitelikli Eğitim, Sağlıklı Toplum, Herkese Sosyal Güvenlik ile Kentleşme ve Yerleşme alt başlıklarında yer alan 45 faaliyet mevcuttu.

AKP Hükümeti, AEP doğrultusunda çalışmalarına hız verdi ve birçoğunu kısa sürede gerçekleştirmeye başladı. 58´nci Hükümetle başlayıp, 59´ncu Hükümetle çalışmalarına devam eden AKP, Meclis çoğunluğuyla, istediği her türlü kanunu, istediği şekliyle Meclisten geçirerek, tam bir istikrar örneği sergilemeye başladı. Türkiye´de, yıllarca koalisyonlarla ve tartışmalı Hükümetlerce yönetilmekte olan halk, bir anda, radikal kararlarla yapılan işleri görünce, bu durumdan hoşlandı. Özellikle Hükümetin tutumu, söylemleri ve davranış şekilleri, bir dönem kendini dışlanmış olarak gören ve dindarlığıyla kendisine farklı muamele yapıldığını iddia eden, halkın önemli bir bölümü tarafından çok olumlu karşılanmaya başlandı. Yaşanan gelişmeler her ne kadar bir istikrar ve ekonomide canlanma görüntüsü verse de klasik devlet anlayışına sahip kitlelerce de Devletin görüntüsü ve eylemleri hoş karşılanmamaya başlandı. AKP, AEP olarak ortaya koyduğu programı tavizsiz uygulamaya başladığında ilk icraatlarından biri, Meclise ait lojmanları satmak oldu. Ardından sıkı bir özelleştirme programıyla, Turgut Özal zamanında başlatılan özelleştirmeleri, dikkate değer bir hızla gerçekleştirmeye başladı. Bir süre sonra özelleştirmelerin önemli bir bölümü kamuoyu tarafından eleştirilmeye başlandı. Özleştirmeler, Devlet kurumlarında çalışanların istihdamında sorunlara yol açmaya başlarken, özellikle Türk Telekom´un özelleştirilerek, yabancı bir ülkeye satılması, algıları da değiştirmeye başladı.

Ülkede yaşanan gelişmeler ve yetkililerin söylemleriyle halk uçlarda toplanmaya ve gerilim artmaya başladı. 2000 yılında Cumhurbaşkanlığı görevine başlayan Ahmet Necdet Sezer´in, görev süresi 16 Mayıs 2007´de dolacağından, 11´nci Cumhurbaşkanı için seçimlerin yapılması gerekiyordu. Ancak, aday olması muhtemel kişilerin Milli Görüş´ten geliyor olması, toplumun önemli bir kesiminde rahatsızlık yaratmaya başladı. İlk tur oylama tarihi olarak 27 Nisan belirlendi. Bu dönemde, başörtüsü ve laiklik tartışmaları had safhalara ulaştı ve bu gergin ortamda, ?Cumhuriyet Mitingi? adı verilen ve ilki Ankara´da Anıtkabir önünde yapılan mitingler başladı. Üstelik bu mitinglere katılım, dikkat çekecek boyutlarda oldu. Toplam beş kez yapılan Cumhuriyet mitingleri, 13 Mayıs´ta İzmir´de yapılan mitingle son buldu ama Türk siyasi tarihinde, kendine önemli bir yer buldu.

Aynı dönemde Cumhurbaşkanlığı seçimleri için yoğun olarak 367 tartışmaları yapılıyordu. Anayasanın 102´nci maddesine göre olması gereken karar yeter sayısı, toplantı yeter sayısı tartışmaları devam ederken, Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yapılan ilk tur oylamada Abdullah Gül 357 oy aldı ve CHP, 367 iddiasıyla seçimi Anayasa Mahkemesine taşıdı. Aynı gün Genelkurmay Başkanlığı internet sitesinde, sonradan e-muhtıra olarak anılacak basın açıklaması yapıldı.

Anayasa Mahkemesi, 1 Mayıs´ta, CHP´nin yaptığı itirazı kabul ederek, ilk tur oylamayı iptal etti. 6 Mayıs´ta yapılan toplantıda da 367 toplantı yeter sayısı çıkmayınca, Cumhurbaşkanlığı seçimleri krize neden oldu. Bu gelişmeyle, AKP Hükümeti erken seçim kararı aldı ve seçim tarihi olarak da 22 Temmuz 2007 belirlendi.

Seçime gidilirken yapılan Anayasa değişiklikleri ise ülkeyi yeni bir dönüm noktasına götürüyordu. Yapılan değişikliklerle, genel seçim yapılma süresi 5 yıldan 4 yıla indirildi; Cumhurbaşkanı seçilme toplantı yeter sayısı üçte bir çoğunluk olarak değiştirildi; Cumhurbaşkanı görev süresi 7 yıldan 5 yıla indirilerek, iki kez seçilebilme hakkı verildi; Cumhurbaşkanının halk tarafından, iki turlu oylamayla seçilmesi kararlaştırıldı. Bu değişiklikler halen görevde olan Cumhurbaşkanı Sezer tarafından önce veto edildi. Ancak, tekrar aynı şekilde onaya gelince, hem referandum kararı alındı hem de Anayasa Mahkemesine iptal davası açıldı.

Bu arada Türk siyaset tarihini ve hukukun üstünlüğü tartışmalarını başlatacak bir gelişme yaşandı ve 12 Haziran 2007´de ihbar üzerine yapılan bir operasyonla, Ümraniye´de, bir gecekonduda 27 adet el bombası ve TNT kalıpları ele geçirilerek soruşturma başlatıldı. Bu soruşturma, ülkeyi yeniden kaosa ve dönüm noktasına götürecek gelişmelerin başlangıcıydı.

22 Temmuz 2007´de yapılan genel seçimlerden AKP birinci parti olarak çıkarken, Mecliste dengeler değişti. MHP´de üçüncü parti olarak Meclise girmeyi başardı. Genel seçimin ardından 20 Ağustosta yeniden başlayan Cumhurbaşkanlığı seçimi, 28 Ağustosta yapılan üçüncü turda bitti ve Abdullah Gül, 11´nci Cumhurbaşkanı oldu. 21 Ekim 2007´de yapılan referandum ile Anayasa değişikliği %68 evet oyu ile kabul edildi. Bu bir dönüm noktasıydı ve artık halk tarafından seçilecek olan Cumhurbaşkanı ile yine halk tarafından seçilerek Hükümete başkanlık eden Başbakanın çalışmaları ve yetkileri bir sonraki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından, ülkede gerilimin artmasına neden olacaktı.

21 Ekim 2007´gecesi, Türkiye´nin Güneydoğusunda da önemli bir hareketlilik vardı. PKK, Hakkâri´nin Yüksekova ilçesi, Dağlıca köyü bölgesinde bulunan üs bölgesine saldırı düzenledi. Bu saldırın sonuçları, halkta şok etkisi yarattı. Genelkurmayın açıklamasına göre, saldırı sonucunda 12 şehit ve 10 kayıp vardı. Doksanlardan sonra ilk defa böyle bir olayın yaşanması, dikkatleri bölgeye çekti.  Aralık 2007´de, PKK´nın Kandil´deki karargâhı, başarıyla gerçekleştirilen, kapsamlı bir hava operasyonu ile vuruldu. Bu operasyonun ardından, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Büyükanıt´ın sarf ettiği, ?PKK artık ayağını denk alsın. Unutmasın ki artık bizim için, PKK´nın oradaki kampları ve hareketleri, BBG evi (Biri Bizi Gözetliyor) gibidir. Yeter ki gidip vurabilme imkânı sağlansın. Oraları artık elimizin, avucumuzun içi gibi biliyoruz" dedi. Yapılan operasyon başarılıydı, ancak, bu söylemin içinde geçen, ?yeter ki gidip vurabilme imkânı sağlansın? sözleri, bölgedeki konumumuza önemli bir göndermeydi.

Bu olayın ardından, 21 Şubat 2008´de, TSK önemli ve çok riskli bir harekâta başladı. Güneş Operasyonu adı verilen harekâtta, ağır kış şartlarında, TSK birlikleri Kuzey Irak´ta operasyona başladı ve 29 Şubat 2008´de görevini tamamlayarak geri döndü. (Devam edecek)

YAZARLAR

  • Cuma 24.9 ° / 14.2 ° Güneşli
  • Cumartesi 28.3 ° / 15.1 ° Güneşli
  • Pazar 28.3 ° / 15.7 ° Güneşli
  • BIST 100

    9079,97%3,10
  • DOLAR

    32,35% 0,15
  • EURO

    34,93% -0,09
  • GRAM ALTIN

    2322,96% 0,18
  • Ç. ALTIN

    3843,45% 0,00