Can UĞURATEŞ-Sırası Geldikçe


CUMHURİYETİN DÖNÜM NOKTALARI (19)


Türkiye, bölgedeki istikrarsızlık ve IŞİD´in yakın tehdidiyle, herhangi bir müdahaleyle, istenmese de savaşa girme olasılığını ortadan kaldırmak ve bölgede bulunan askerleri ile türbenin güvenliğini sağlamak maksadıyla, 21 Şubat 2015´te, hava kuvvetleriyle desteklenen yaklaşık bir tank taburu görev kuvvetiyle, 9 saat süren bir operasyon (Şah Fırat Operasyonu) düzenleyerek, Suriye´nin Münbic ilçesi Karakozak köyü bölgesinde bulunan Süleyman Şah Türbesini tahliye ederek, yine Suriye topraklarında ama sınıra 250 metre uzaklıktaki, Eşme bölgesine taşıdı.

Bu faaliyet, Türkiye tarafından uluslararası hukuk kurallarına tamamen uyulmaya çalışarak ve bölgedeki güçlerle sıcak temasa girmeden yapıldığından, İran dışında uluslararası tepki almasa da iç siyasette, Türkiye´nin, hiçbir savaşa girmeden toprak bırakması olarak algılandı ki bu doğru kabul edilebilecek bir varsayımdı. Çünkü TSK, Karakozak bölgesinde bulunan ve sadece 37 Km uzaklıkta olan türbeyi, uygun mevzilendirme ile Topçu atışlarıyla destekleyebileceği gibi, Hava Kuvvetleriyle, dakikalarla belirlenecek sürede perdeleyebilecek ve helikopterlerle uçarbirlik harekatını, 15-20 dakikalık sürelerde yapabilecek yeterli eğitim ve imkanlara da sahipti. Türkiye, bu gelişmelerle, Suriye oyununda oyun dışına itilmekle kalmıyor, kendi inisiyatifi ile saha kenarına çekiliyordu.

Türkiye´nin, üzerine kurgulanan oyunlarla bölgesel politikalarda yalnız bırakılarak, yeniden şekillenen coğrafyada söz sahibi olması engellenerek, hatta yapılacak antlaşmalarda masaya dahi oturamayacak konuma gelmesini sağlamak için yürütülen komplike planlarda, devreye yeniden Ermeni meselesi de sokularak, uluslararası arenada sıkıştırılması gerekiyordu. 12 Nisan 2015´te, Papa Franciscus, 1915 olaylarını anma töreninde, ?soykırım? tabirini kullandı. Ardından üç gün sonra, 15 Nisan 2015´te Avrupa Parlamentosu, 1915´te yaşanan olayları Ermeni soykırımı olarak nitelendiren karar tasarısını kabul etti. Tüm bu sıkıntılar üzerine, 24 Nisan 2015´te, Çanakkale Savaşlarının 100´ncü yıl etkinliklerine 17 Devlet Başkanı ve beş Başbakan katılırken, aynı gün, 1915´te gerçekleşen Ermeni Kırımının 100. yıldönümü nedeniyle, Meryem Ana Kilisesinde ayin düzenlendi. Bu ayine ilk kez, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinden de bir Bakan katıldı (Avrupa Birliği Bakanı Volkan Bozkır).

Türkiye, dönemin Başbakanı tarafından, Nisan 2014´te, 1915´te meydana gelen Ermeni tehcirine yönelik verilen taziye mesajının ardından, ilk defa ve Bakan seviyesinde, böyle bir etkinliğe katılarak, iyi niyet gösterisi yaptığını düşünürken, aslında oynanan oyunda, kendi kalesine gol atıyordu.

Türkiye, 7 Haziran 2015´de yapılacak olan seçimin hazırlıklarına başladığında ortaya çıkan görüntü, etrafındaki gelişmelere müdahale edemeyen ancak iç siyasette yoğun bir kargaşanın, algı oyunlarının, gri propagandaların oluştuğu yönündeydi. Genel olarak halkın isteği yönetim değişikliğini gösteriyordu ve heyecanlı, oldukça renkli bir sürecin ardından yapılan seçimlerde, AKP, 2002´den itibaren girdiği seçimlerde, ilk defa, Mecliste tek başına iktidar olacak sayıya ulaşamadı. Meclise dört parti girdi ve Kürt siyasi oluşumu olduğunu söyleyen ancak seçim süresince uyguladığı stratejiyle, Türkiye partisi ve tüm ezilmişleri, ötelenmişleri temsil ettiği iddiasıyla, HDP de Meclise girebilecek yüzdeyi elde etti. Uygulanabilecek uygun bir taktik ve işbirliği ile oy oranı %40,9´a düşen AKP, oluşturulacak koalisyon ile Hükümetten uzaklaştırılarak, Türkiye yeni bir yola girebilirdi. Ancak, Cumhurbaşkanı, bu seçim sürecinde tamamen AKP lehine propaganda yaparak tarafsızlığını bozmuşken, Hükümet kurma görevini alan AKP lideri Ahmet Davutoğlu´nun da diğer siyasi partilerle görüşmelerinde ağırdan alarak, ülkeyi yeni bir seçime doğru sürüklemesi ve diğer siyasi parti liderlerinin, kurulan siyasi oyunda etkinliğini kaybetmesiyle, 25 Ağustos 2015´te, 7 Haziran seçimlerinden sonra, Anayasa´da belirtilen, Hükümeti kurmak için tanınan 45 günün dolması üzerine, Meclis Başkanı ile görüşerek, seçimlerin yenilenmesine karar verdi. Cumhurbaşkanı, Mecliste en fazla milletvekiline sahip olan AKP Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu´na, seçim hükümeti kurma görevini verdi. Ülke, 1 Kasım 2015´de yapılacak olan seçimlere hazırlık aşamasına girdi.

Yeni seçim dönemi başlamışken, 20 Temmuz 2015´te ülke yeni bir patlama haberiyle sarsıldı. Şanlıurfa´nın Suruç ilçesinde meydana gelen patlamada, 32 kişi hayatını kaybetti, 100´den fazla kişi yaralandı. 17-24 Temmuz arasında, IŞİD´in Kobani kuşatması sırasında yaşanan yıkım nedeniyle, yeniden inşa çalışmalarına katılmak ve sosyal yardım maksatlı girişimler başlatmak için Kobani´ye geçmek istediğini belirten, Sosyal Gençlik Dernekleri Federasyonu (SGDF) üyelerinin de aralarında bulunduğu 300 kişinin, Suruç Amara Kültür Merkezi Bahçesinde basın açıklaması yaptığı sırada, bir canlı bomba kendini patlattı. Bu olayın hemen ertesinde, Ceylanpınar´da görevli iki polis memuru, evlerinde uyurken yapılan suikastla öldürüldü. Ay içerisinde, PKK tarafından Doğu ve Güneydoğu illerinde yapılan eylem ve suikastlarda, güvenlik görevlileri öldürülmeye başlandı.

Ülkede yeni bir dönüm noktası başlayarak, çözüm süreci denilen ve halkın, aydınların önemli bir bölümü tarafından eleştirilen süreç, artık rafa kaldırılıyordu.

Takip eden günlerde terör saldırıları artarken, 6 Eylül´de Hakkari´nin Yüksekova ilçesi, Dağlıca bölgesinde, PKK, düzenlediği pusuyla 17 askeri şehit edince, bölgede geniş çaplı operasyonlar başladı. Bu operasyonlarda TSK, konsept değiştirip, tamamen yetişmiş özel birlikleri kullanarak, PKK´yı bulunduğu yerlerde yok etmeye başladı. TSK, üzerine oynanan tüm oyunlara rağmen, halen güçlü ve etkin olduğunu kanıtlarken, Demokratikleşme Süreci bağlamında kaldırılan kanunlar ve yetki sınırlamalarıyla, önemli sıkıntılar yaşamaya başladı.

10 Ekim 2015´te Ankara´da düzenlenen ve STK´lar, sendikalar ile HDP´nin birlikte katıldığı "Emek, Barış, Demokrasi" mitinginde, toplanma noktası olarak belirlenen Ankara Garı önündeki meydanda, 2 ayrı patlama meydana geldi. Patlamalarda 109 kişi hayatını yitirdi, 48´i ağır 246 kişi yaralandı. Patlama sonrası yapılan tartışmalarla, Devletin bu olaydaki sorumluluğunu kimsenin üstlenmemesi eleştirildi. Türkiye, arka arkaya gelmeye başlayan ve katliam boyutlarına ulaşan eylemlerle, alışkın olduğu terör boyutunun üzerinde, yeni bir mücadele alanına giriş yapıyordu. Bu mücadelede, PKK´nın değişen stratejisi ile IŞİD´in küreselleşen terör boyutu ülkeyi kıskaca almaya başladı. Sanki bir el düğmeye basarak, Türkiye´de istikrarsızlaştırma ve terör ile yaratılan kaos ortamıyla, yeni gelişmelerin önünü açmaya çalışıyordu.

1 Kasım 2015´de yapılan genel seçimlerde, Ahmet Davutoğlu liderliğindeki Adalet ve Kalkınma Partisi, oyların %49,50´sini alarak birinci parti oldu. Yeni Hükümet, 30 Kasım´da güvenoyu alarak göreve başladığında, Türkiye, bölgesel konumunda yeni sıkıntıların içine girmiş ve saha dışına itilmişti.

24 Kasım 2015´te, Rusya Federasyonu Hava Kuvvetleri´ne ait, Su-24M tipi bir savaş uçağı, sınır ihlali gerçekleştirdiği iddiasıyla, Türk Hava Kuvvetleri´ne ait bir F-16 tarafından düşürüldü. Bu uçak düşürme olayı, tüm Dünyada derhal yankı buldu. NATO, Türkiye´yi haklı bulurken, Rusya, uğradığı itibar kaybıyla, Türkiye üzerinde ağır yaptırımlara imza atmaya başladı.(Devam edecek)

Can UĞURATEŞ

 

YAZARLAR

  • Perşembe 35.8 ° / 20.3 ° false
  • Cuma 30.8 ° / 18.5 ° false
  • Cumartesi 31 ° / 16.7 ° false
  • BIST 100

    9670,53%0,26
  • DOLAR

    32,52% -0,08
  • EURO

    34,78% -0,23
  • GRAM ALTIN

    2421,67% -0,33
  • Ç. ALTIN

    3982,08% -0,92