Merakla beklenen, 1 Kasım seçimlerini de atlattık. Bu seçimin, gerçek ve tek kazananı, Davutoğlu yönetimindeki AKP oldu.
Şimdi, halen devam etmekte olan Hükümetin, bakan değişikliği ve bakan takviyesi ile yeniden şekillenmesini bekleyip, izleyecek, ardından, yapacağı icraatları sakin sakin takip edeceğiz.
Halk kararını verdi. Öyle ya da böyle, tüm söyleneler ve yapılan, olumsuz olarak değerlendirilen tüm eylemlere rağmen, halk, sandık başına giderek, AKP dedi. Böylece AKP, dördüncü defa tek başına iktidar hakkını elde etti. Demokrasi gereği, durumu saygıyla kabul ederek, yeni Hükümetin icraatlarını gözlemleyeceğiz. Yapılan doğruların hakkını vereceğimiz gibi, yanlışları da her zaman olduğu gibi, sonuna kadar eleştirecek ve gerçekleri mümkün olduğunca ortaya koymaya çalışacağız.
Bu seçimin tek olmasa da gerçek kaybedeni, Devlet Bahçeli yönetimindeki MHP oldu. Seçimin ardından, nasıl bir davranış sergileyeceği merak konusu. Çünkü sürekli mücadele içerisinde olduğu HDP´nin, Meclisteki sandalye sayısının da gerisinde kalarak, dördüncü parti oldu. 7 Haziran seçimlerinin hemen ardından, yapmaya başladığı söylemleriyle, kendini algı yönetiminin insafına bıraktı ve hayırcı lider olarak, gündemdeki yerini koruyup, seçimleri kaybetti. Doğru yaptığını, ancak yaptıklarının halka yanlış yansıtılarak, bir algı oluşturulmaya çalışıldığını iddia ediyordu. Tabanı, Ekmeleddin İhsanoğlu, Sinan Ogan ve Meral Akşener tavrını da hoş karşılamadı. Seçim sonuçlarına bakınca, tabanının kendisini nasıl anladığını, net olarak görebiliyoruz. Ya kimse ne yapmaya çalıştığını gerçekten anlamadı ya da tüm süreç boyunca, her zaman olduğu gibi, AKP desteklenmiş oldu. Bu görüntünün ardından, MHP´de bir yönetim değişikliği olacak mı göreceğiz.
CHP cephesinde değişen bir şey yok. Her zaman olduğu ve alışıldığı gibi, CHP, liderliğe oynamadı. Aslında, onun da ne yapmaya çalıştığı anlaşılamadı. Milliyetçilik duygularına yönelik algı operasyonlarının, en üst seviyeye çıktığı seçim sürecinde, bazı milletvekilleri veya adaylarının medya ve sosyal medya söylemleri hoş karşılanmadı. Arada kalmış ve ne yapacağını bilemeyen görünümü vererek, dirayetsizlik örneği sergileyince, sadece kendi tabanı olan, % 27 veya 28´in üzerine çıkamayacağı tahmin edilen kesimden, standart denilebilecek oylarını almakla yetindi. Yönetim değişikliği olabilir mi sorusuna, kurultay süreci gösterildi.
İşin garip tarafı, başkanlık mücadelesinde, başkanlık girişimleri, yine HDP´nin kritik bir şekilde Meclise girmesiyle, sanki önlenmiş gibi görülüyor. Aslında HDP, bu seçim sürecinde başarılı oldu denilebilir. 7 Haziran´da gelen takviye oylar kesildiği halde, % 8 veya 9´larda olan oy potansiyelini, %10´un üzerine çekerek, parti olarak artık bende varım dedi. Ortaya bir gerçek daha çıktı. ülke nüfus oranıyla, oy oranları, artık sanki dengeye gelmiş gibi görülüyor ki, bu durumda, Kürt kökenli vatandaşların, terör istemedikleri, her şeyin Meclis içerisinde çözümlenmesi gerektiğine inandıkları da netleşti.
Seçimin kaybedenlerinden biri de, PKK oldu. Ülke ve bölge halkının, artık terör istemediği gerçeği rahatlıkla söylenebilir. Aslında, PKK ve yönetim kadrosu, bu gerçeği çok önceden gördüğü ve bildiği için, KCK oluşumunu devreye sokmuş, özellikle Suriye kuzeyinde, IŞİD ile mücadele adı altında, PYD ile bütünleşip, özgürlük savaşçısı konumunda görüntü vererek, uluslararası arenada, terör dışında yer bulmaya gayret sarf etmeye başlamıştı. Bunda başarılı olduğu da söylenebilir. HDP, KCK´ya açıkça söylemese de biat ederek, zaten bu süreci başlatmıştı.
Biat derken, bu sözün anlamını, daha önce eğitim ve inanç üzerinde konuşurken anlatmıştık. Eğitim seviyesi modern düzeyde olmayanlar, özgür olmadıklarının da farkına varamazlar. Onlar, kendilerine sunulanlarla gayet mutludurlar ve buna da alışmışlardır. Daima, kendilerine küçük mutluluklar tattıran, güçlü olan ve gücünü acımadan her kesim üzerinde kullanan, sertlik imajı verenin peşinden giderler. Onlar için inanç önemlidir. Söylenene doğrudan, itiraz etmeksizin inanırlar. Varsa yoksa lider. Lider onlar için her şeydir. Kendi başlarına ayakta duramazlar. Aslında çok güçlü, çok zeki olabilirler ama biat kültürüyle yetiştiklerinden, kendi güçlerini, sadece güçlü lidere hizmet olarak değerlendirirler.
Bu kadar sözden sonra, gözlerimizi kapatıp, seçime giren tüm siyasi partileri gözümüzün önüne getirelim. Kimden kime oy kaydığını, kimin ne yapmaya çalıştığını, kimin veya kimlerin kazandığını net olarak göreceğiz.
Seçim sonuçları, bizi demokrasiden, özgürlüklerden, modern toplum yapısından ve dayatmasız barış ortamından uzaklaştırmaması temennisiyle, halkımıza hayırlı olsun.
